Thursday, October 26, 2006

Tüm zamanların en iyi filmlerinden




Olan Godfather'ı sonunda izleyebildim dün akşam. 3 saat gibi uzun bir süresi olmasına rağmen kendini kesinlikle sıkılmadan izleten bir başyapıt, sinema sanatının ve rol yapma mesleğinin bir yüzakı. Böyle bir film izledikten sonra insan ister istemez bu dünyada 'film' adı verilen binlerce çekimi düşünüyor, ya da rol yaptığını zanneden bazı insanları. Bence Godfather'ın güzelliği, insan duygularının tümünü bütün çıplaklığıyla bir film içinde bize gösterebilmesinden kaynaklanıyor. Sanki çiğ ve vahşi bir doğallığı var bu duyguların, ve hepsi en saf ve katıksız haliyle bize sunuluyor, nefret, sevgi, aşk, intikam isteği, kin, öfke, hayalkırıklığı, acı, sevinç, gurur, kibir...insana ait olan bütün bu duygular önümüze serilmiş, onları nasıl değerlendireceğimiz ise bize bırakılmış. Bir insanın nasıl beklenmedik bir şekilde değişip bir evrim geçirebileceği ve iç dünyasının kapılarını dışarıdaki bütün insanlara kapayabileceği çok güzel örneklendirilmiş filmde.

Marlon Brando ve Al Pacino'nun oyunculukları konusunda zaten söylenecek fazla bir şey yok, çünkü gerçekten ne söylense az gelebilir aslında. İkisi de rol yapıyor değil, o rolü yaşıyor gibiler. Sanırım ikisinin de yaşamlarında en çok içeslleştirebildikleri ve başarıyla gerçekleştirdikleri roller bunlar olmuş. Al Pacino'nun ne kadar genç olduğunu görünce filmde, çok şaşırdım. Bazı oyuncular, özellikle de bizim zamanımızdan önce yaşlanmışsalar eğer, sanki hep öyle varolmuşlar gibi geliyor insana, sanki hiç genç değillermiş gibi bir zamanlar. Aynı şey genç olanlar için de geçerli, sanki onların seyrettiğimiz filmlerdeki gibi kalacağını sanıyor insan, hiçyaşlanmayacaklar gibi sanki zamanla. Sinemanın zamanı dondurabilme yeteneği çok büyüleyici gerçekten, bir süre sonra bunu çok doğalmış gibi kabullenmeye ve gerçekle gerçekdışını birbirine karıştırmaya başlıyor insan aklı.

Bu güzel ve kült filmi bir sinema salonunda izleme şansını yakalayabildiğim için çok mutluyum. Sinema tarihinde Marlon Brando ve Al Pacino gibi iki oyuncunun olduğunu bilmek ve onların mesleklerinin doruk noktasında milyonları kendine hayran bırakışını izleyebilmek çok güzel. Kendimi sinemanın büyülü havasında kaybedip bir perdeye yansıyan o renkli ışıklarda -kısa bir süreliğine de olsa- yepyeni, farklı bir dünyaya taşındığını hissetmek..İşte sinemanın gücü de burada herhalde.

No comments:

Post a Comment